top of page
Yazarın fotoğrafıTuvART Haber

Bünyamin Aksungur ile Söyleşi

TRT Sanatçılarından olan Değerli Büyüğümüz ve Hocamız Bünyamin Aksungur ile TuvART Haber Proje sahibi olarak yaptığım söyleşi vesilesi ile birikim ve kültür dolu, sanat dolu eşsiz anılarımı sizlerle paylaşıyorum. Yine Bir Gül Nihal'den Gül Ağacı Değilem'e kadar birçok yere yolumuz düştü.


Bünyamin Aksungur

Aslında birçok defa söyleşi girişimimiz oldu değerli hocamla. Hatta "Şöyle ortalarda olan sohbetlerim var Elçin, onlardan bir derleme de yapabilirsin; izin veriyorum." dediği bile olmuştu. Çünkü uzun uzun sorular yazmış ve yollamıştım kendisine. O da vakit buldukça Whatsapp üzerinden bana yazıyor da yazıyordu. Ben de kaydediyordum.


Sonra dedim ki "Hocam duralım. Ben bir gün sizi ziyarete geleceğim ve söyleşimizi yüz yüze yapalım. Sizi yormayayım."

Aslında ben yazarak ya da Whatsapp'tan ses yollayarak daha kolay olur sanmıştım. Ne yazık ki daha zor oldu. Bu sebeple yüz yüze görüşmeye karar verdik.


Gel gör ki hayat zor, İstanbul daha da zor. İstanbul'da iki insanın bir araya gelmesi ise çok daha zor.


Bunu da bilerek ve göze alarak zaman zaman bir araya geldik ve anılar biriktirdik. İleride hatırladıkça yüzümüzü güldürecek türden sevimli, sanat kokulu anılar. Ancak bir türlü istediğim gibi söyleşimi yapma imkânım olmadı. Teknik yetersizlik diyelim buna.


Fakat bir gün...


Yolumuz hocamızı ziyarete düştü ilkokul birinci sınıftan arkadaşım ile... Dile kolay kırk yılın üstünde bir tanışıklık... "Serdar, sen müzikle ilgileniyorsun. Hocayı tanımazsan olmaz." diyerek kalkıp Bünyamin Aksungur hocamın evine gittik.


Tüm aile birbirinden güzel. Kıymetli eşi Behiye Hanım, samimi mi samimi. Zeytinyağlı dolma ikram etti, leziz mi leziz... Güzel insanların elinin değdiği her şey zaten ayrı bir güzel oluyor.


Sonra Serdar'ın çekimleri ile Behiye Hanım'ın güzel ikramları ile Bünyamin Hocam sazlarını eline aldı.



On Yedi Benli Şadiye, Bünyamin Aksungur



Uşak'taki bir türkü olan On Yedi Benli Şadiye'nin Türk Dünyasındaki benzer duygularla, benzer sözlerle, hemen her köşede benzer notalarla icra ediliyor olmasından dolayı konuları açmaya başladı.


Türk Dünyasında önemli bir kültür kaynağı olan Doğu Türkistan'a da elbette yolumuz düştü ve Abdürrehim Heyit ile olan bir anısını bizimle paylaştı. İlk önce yalan bir haberin hocamıza ulaşmasıı ile nasıl da yaygara kopardığını ama bu yalan haberin Abdürrehim Heyit'in canını kurtarabilmesinde nasıl da etkili olduğundan bahsetti.


"Yok Yok" adlı Abdürrehim Ötkür'ün Erzurumlu Emrah'tan esinlenerek "Bir şairi taklittir." diye not yazdığı şiirini Abdürrehim Heyit'in hangi şartlarda bestelediğini bize anlattı.


Uygur Türklerinin vatan sevgilerini ezgilerine, şiirlerine nasıl yansıttığını ve ne denli zor şartlarla burun buruna yaşamak zorunda olduklarını anlattı.



Yok Yok,

Bünyamin Aksungur



Arada sırada gözleri nemleniyor. Dertlerimiz büyük. Türk Dünyasının kültür değerini yarınlara hakkı ile taşıyabilecek kişilerin sayısının giderek azalması, kaygıların kültür ve milletten ziyade başka odaklara doğru akması ortak yaramız. Elimizden geleni yaptık, diyerek yüreğini ferahlatmaya çalışsa da Canan'ın Uykuda olması onu en çok üzen mesele.


Çünkü "Canan" gizli saklı şifreli ezgilerimizde Ulus ile eşleşmiş bir ifade...


Canan Uykuda,

Bünyamin Aksungur




Ben de istedim aslında "Al sana bir soru, ver bana bir cevap." şeklinde bir söyleşi yapmayı. Ama bir türlü olmadı gitti. Ben bu tür olmamaları dikkate alırım. Çünkü olacak bir şey vardır. Olmasa aklıma düşmez. Evet, aklıma düştü, olacak fakat olamıyorsa demek ki bir şeyi yanlış yapıyorum. Ben buna inanırım. Bu sebeple hocamla olan söyleşimde neyi yanlış yaptığımı anlamaya çalıştım.


Sanırım buldum.

Keza bu söyleşiyi yayınlamak da işte ancak böyle mümkün oldu.


"Bendeki izdüşümü ile Bünyamin Aksungur" anlatımı benim yapmam gerekendi. Kendini, kendisi anlatmalıydı. Çünkü sorular, onun güzel ve büyük yüreğini belli ki boğuyordu.

Öyle de yaptım.

Ve sözü onun sesine, sazına bırakmayı tercih ettim.

Tek üzüntüm teknik olarak iyi çekimleri bir türlü sağlayamamış olmamdı...



Dombıra Hakkında ve Dombıraya Benzer Adda Çalgılar Hakkında,

Bünyamin Aksungur



Kayda alamadıklarım da var tabii.


Değerli hocamın sevdiceği Behiye Hanım'a sıra gelince kimsenin gözünün yaşına bakmayıp lafı gediğine koyması gibi.

Mesela bir gün telefon konuşmamızı bitirirken "Teyzemin ellerinden öperim." diyerek eşine selamlarımı iletirken "Sen kaç yaşındasın ki Behiye'nin ellerinden öpüyorsun da teyzen oluyor senin!" diye fırça yemişliğimin kaydı ne yazık ki yok. Keşke olsaydı.


Bünyamin Aksungur, Elçin Tuva Öztürkoğlu
Bünyamin Aksungur ile

"Elçin, yoldayım. Daha önce haber vermedim şimdi arıyorum kusura bakma ama Üsküdar'a geçiyorum. Gençlerle buluşacağız. Sen de gel." dedikten sonra "Gelirim." deyip yola koyulduktan sonraki anıların kaydı var neyse ki...


Dernekte buluşma sebebi bir genç arkadaşımızın askerden dönmüş olması ve benim Erzurumlu olmam sebebiyle "Safa Geldin Hoş Geldin" ile sözü açtı kendisi.


Safa Geldin Hoş Geldin,

Bünyamin Aksungur




Sonra "Ben Kendimi Gülün Dibinde Buldum" diye devam etti. Bu ezgiyle ilgili anılarını anlattı, sonra sözlerin bir kısmını unuttu. Sonra "Ha tamam şimdi aklıma geldi!" diyerek devam etti. Sonra gençler başka şarkılar söyledi, neredeyse hemen her yere birlikte gittiği "Koçkar"ı ile gençlere eşlik etti.



Ben Kendimi Gülün Dibinde Buldum,

Bünyamin Aksungur




Daha öncesinde ise yine bir gün "Özbekistan Türk gençlerimizle buluşacağız Elçin. Sen de gel." diye davet etmesi üzerine Kısıklı metro çıkışında buluşup yürüyerek kültür merkezine gittiğimiz güne dair de kayıtlar var arşivimde. İyi ki var. Keşke yanımda güçlü bir kamera taşımayı artık alışkanlık haline getirebilsem..


O zaman gerçekten de kendimi çok şanslı hissedeceğim.



Turan Marşı,

Bünyamin Aksungur




Kendi davasına sımsıkı sarılmış bir kültür abidesi Bünyamin Aksungur. Gördüğüm kadarıyla yılmayan da bir savaşçı.

Enerjisine hayran olmamak elde değil. İnançlarından kaynaklanan bu gücünün herkes farkında. "Daha yapacak çok iş var!" heyecanı, enerjisini her zaman yüksek tutuyor. Ne zaman hocamla görüşecek olsam şöyle bir tozumu alıyorum. "Aman Elçin!" diyorum. "Sakın süklüm püklüm dolaşma hocanın burnunun dibinde. Sonra bir laf eder, aman Allah! Lafını esirgemez sonuçta!"



Bünyamin Aksungur ile
Bünyamin Aksungur ile

Ne dese haktır. Sonuçta yol başçımız, büyüğümüz, hocamız.


Vakti zamanında "Türk ezgileri dinlemek istiyorum." diye Unkapanı'nın altını üstüne getirdiğim 90'lı yıllarda hocamı keşfedebilmiş olsaydım, bugün başka bir Elçin'e bakıyor olurdum aynada.


Ali Özaydın'ı daha önce keşfetmiş olmamdan ikimiz de rahatsız değiliz. Tuvart.net kültür blogumda Ali Özaydın'ın vefatına dair sayfamda yayınladığım videolardan birinde, Atatürk Kültür Merkezindeki törende ilk konuşmayı yapan kişi için "O konuşan kim?" diye sormuştu bana. O an aklıma geldi konuşan kişinin görüntüsü. Bünyamin Aksungur'du! Gerçekten de aslında yıllar yıllar önce Bünyamin Aksungur'a farkında olmadan hayatımda yer açmışım bile...


Geriye sadece hocamla yollarımızın kesişmesini beklemek kalacakmış.

Ve işte bu fotoğraf, bizzat yolumuzun kesiştiği güne dair bir hatıra.


Bünyamin Aksungur ile
Bünyamin Aksungur ile

Kazakistan Cumhuriyeti'nin 29. Bağımsızlık Yıl Dönümü Kutlamasından sonra çıkmış ve öylece şu masadan etrafı seyre dalmıştım. Cem abi ve eşi Hülya ablayla buluşup sonra yoluma gitmekle meşgul olacaktım ki o da ne?


Bir süre önce Değerli Hüseyin Asker hocamın vesilesi ile Facebook'ta arkadaş olduğum Bünyamin Aksungur önümden geçmiyor mu!


Cılız bir sesle "A! Bünyamin Hocaaa..." diyebildim şaşkınlıkla.

O gürültünün patırtının içinden benim cılız sesimi duydu keskin kulakları ve hemen dönüp yüksek bir enerjiyle bana dik bir bakış attı. Bir an kaldık ve "Ben Elçin Tuva" diyebildim aynı cılız tonda. "Ha ha!" diye çığlık attı. Hemen yanıma geldi. Masamda durup benimle sohbet etti. Karşılaşmamıza dair şaşkınlığımı masamıza gelen Cem abiye de Hülya ablaya da başka başka herkese de anlattım.




Gelelim yine evindeki ziyaretimize...


"Size bu kıyafetleri giydirecektim!" diyerek Serdarla beni kıyafet odasına götürdü evine gittiğimizde. Birbirinden renkli, eşsiz motiflerle, Türk Dünyasının her köşesinden yöresel kıyafetlerle dolu koca bir dolabı var Bünyamin Aksungur'un. En çok sevdiklerini bize tek tek anlattı. Elbiseleriyle olan anılarını, kitaplığını, hayata geçmek için bekleyen derlemelerin notalarını, besteci olmadığı için az biraz hayıflandığını, mutlaka ama mutlaka değerli hizmetler sunabilecekken Türk Kültür mirasına elinden geleni yapmakla ne denli uğraştığını çalışma odasında anlattı. Hafızası akla zarar türden. Kendimden utanmamı sağlayacak kadar çok...


Yine Bir Gül Nihal, Gül Ağacı Değilem,

Bünyamin Aksungur


Düşünsenize! Bünyamin Aksungur'un dağarcığında TRT repertuarına kayıtlı THM ve TSM eserlerinin yanı sıra bir o kadar da Türk Dünyasına ait türküler var. Toplamda 8.000'in üzerinde eser! Notalar, öne çıkan 25 ayrı lehçeden sözler, havada uçuyor! Üstelik bir o kadarı daha da masada duruyor.


İnsan sadece bu nitelikleri anlatırken bile yoruluyor.

Bilmem anlaşıldı mı hocamızdaki üstün emekler...



On Yedi Benli Şadiye,

Bünyamin Aksungur




"Her programımı da böyle bitirirdim." diyerek evindeki söyleşimizi noktalıyor.



"Bir şeyi görüyoruz tüm bunlarla. Gerek söz gerek saz gerek konu bakımından gerekse ortak duygular bakımından, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın Türk, Türktür. Türkçe konuşur, Türkçe söyler.


Bu renklilik içerisinde, çok güzel bir renk cümbüşü içerisinde çok büyük ortak noktalar, benzer noktalar taşır ve onu taşıdığı sürece, kaybetmediği sürece Türk Milleti yaşar.

Türk Milleti'nin tarih boyunca, ebediyen yaşamayı istemenin birinci yolu Türkçeye sahip olmak. İkinci yolu da türkülerimize sahip olmaktır.


Bunların çok önemli olduğunu unutmayalım.


TRT'deki programlarımın sonunda da hep bu duayı ederdim. Bu duamı inşallah Allah, kabul eder.

Allah, Türk Milleti'ni vatansız, bayraksız, Türkçesiz ve de türküsüz bırakmasın."

Bünyamin Aksungur
Bünyamin Aksungur

Sonra da fırçasını eksik etmedi. "Amma röportaj yaptık ha! Hiç soru gelmedi. Ha bire ben anlattım durdum!"


"Sizi, siz anlatın istedim hocam." diyerek cevabımı verdiysem de "Hadi ordan!" der gibi bir gülüş attı bana. Ama ben çok samimiydim söylediğimde. Çünkü sorduğum sorularla bir sonuca gidemediğimi görmüştüm ve soru sormak yerine dinlemem gerektiğini çoktan anlamıştım.



Kamilcan Abdülkerim tarafından çekilen "Bünyamin Aksungur Belgeseli" I Canan Uykuda


2024, Mart 10, TuvART Haber




71 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


Tuva, Tuvart, Tuva Art, Tuvart Haber

Haber

bottom of page