Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Değerli Mehmet Tütün, 9 Temmuz Şehitleri anısına; Kerkük Kışlası, Irak Türkmenleri Siyasi Tutuklular ve Şehit Aileleri Derneği desteği ile hazırladıkları Kahramanlar Ocağı adlı video çalışmayı yayınladı.
Nazlı bir diyar var, Irak'ın kuzeyinde. Adı Kahramanlar Ocağı, Türkmeneli'dir.
Akşamın alacasında, sabahın seherinde kutlu dava için ölüme gidenlerin yeridir.
Yüzyıldır birçok zulüm görmüştür Türkmeneli.
İşkencelerle, baskılarla bükülmeye çalışılmış Türk'ün güçlü eli...
Özellikle 1968 yılında Arap Sosyalist BAAS Partisinin iktidara gelmesiyle birlikte uyguladıkları asimilasyon politikası doğrultusunda Irak Türklerini ve yaşadıkları toprakları Araplaştırmak için her türlü zulüm ve işkenceyi acımasızca yaptılar.
Türkmen arazilerine el koydular. Köyleri yıktılar.
Yeni doğan çocuklara Türk adı verilmesini yasakladılar. Yiğitler diyarı Türkmeneli kan ağlıyor, dünya bu vahşeti sadece seyrediyordu.
İşte bu amaçla 1970'lerin ortalarında kurulan ve Türkmenelinin birçok şehrinde teşkilatlanan Türkmen Kurtuluş Ordusu, aynı dönemde kurulan Kerkük Kurtuluş Tugayı ve farklı bölgelerde faaliyet gösteren diğer Türkmen teşkilatlarının da amacı aynıydı. Türk topraklarındaki baskılara son vermek için mücadele edeceklerdi. Aynı zamanda içlerinde Doç. Dr. Necdet Koçak'ın da bulunduğu Türkmen liderlerin idam edileceğini duymuşlardı. Bu tehlikeyi önlemek isteyen ve bundan dolayı BAAS rejimi karşısında daha çok kenetlenen, hürriyet yemini etmiş vatan sevdalısı gençler; Türk varlığını devam ettirmek için dikta zulmüne karşı tek yumruk oldular.
Şanlı bayrakları özgürce dalgalanmalı, anadilleri Türkçeyi yasaksız konuşmalıydılar. Ticaret ve gayrimenkul alma haklarına kavuşmalı; siyasi, idari ve kültürel yönden güçlü olmalıydılar.
O yıllarda kazanılan Kıbrıs Barış Harekatı, cesaret ve umut vermişti her birine. Onlar da zafer yazacaktı Türkmeneli'nin köklü tarihine.
Türkmen Kurtuluş Ordusu ve Kerkük Kurtuluş Tugayı olarak yazdıkları bildirileri herkese ulaştırıp ülkede insan onurunu koruyan, temel hak ve özgürlükleri gözeten, hukuka bağlı demokratik bir yönetim biçimini gerçekleştirebilmek için zalimin zulmüne karşı başlatılan direnişe öncülük ederek, Türkmen halkını tek nefes olmaya çağırdılar. Fedakarca özgürlük mücadelesi verdiler. Ama ne yazık ki BAAS Partisi istihbarat elemanları Türkmen yiğitlerin bir kısmını yakalayarak gözaltına aldı.
29 Haziran 1980 günü askeri devrim mahkemesinde yargılanmaya başladılar. Sözde Türkmenleri savunmak için görevlendirilen avukatın söyledikleri, Türkmen yiğitilerini çok şaşırtmıştı. Çünkü avukat "Bunlar, Osmanlı artıkları, en ağır cezayı hak ediyor hepsi!" demişti.
Kahraman Türk evlatları, cezaevine gönderildiler. En ağır işkencelere maruz kalsalar da kurtulan dava arkadaşlarını asla ele vermediler. Kimisine müebbet, kimisine uzun yıllar hapis cezası verildi.
Bazıları ise idama mahkum edildi.
İdam mahkumlarından biri olan İzzettin Celil Terzi, hakimin arkasındaki Saddam fotoğrafına ayakkabısını fırlatarak şöyle haykırdı:
"Biz, bu toprakların asıl sahibiyiz! Zilletle yaşamaktansa ölümü tercih ederiz! Ama unutmayın! Biz, bir ölür bin doğarız!"
İşte bu yiğitler, 9 Temmuz 1980 günü idam sehpasına göndeirldiler.
İşte bu yiğitler, aziz Türkmeneli toprakları için şehadet şerbetini içtiler.
İşte bu yiğitler, kutlu Türkmen davasını bize emanet edip ebediyete gittiler.
Comments