top of page

Türk Balıkadamlar Spor Kulübü (TBK) Eski Başkanı Nezih Saruhanoğlu ile Söyleşi

Güncelleme tarihi: 7 Mar

Nezih Saruhanoğlu'nun Türkiye'nin en nezih spor kulübü olan Türk Balıkadamlar Spor Kulübündeki kültür faaliyetleri ile tanınması sebebiyle TuvART olarak kendisiyle bir söyleşi yaptım. Saatlerce süren sohbetimizden kısa notları sizlerle paylaşıyor ve bir devirden günümüze ışık tutan bu değerli anılarla birlikte sizi TBK - Türk Balıkadamlar Spor Kulübü Eski Başkanı Nezih Saruhanoğlu ile tanıştırıyorum.



TBK - Türk Balıkadamlar Spor Kulübü Eski Başkanı Nezih Saruhanoğlu
TBK - Türk Balıkadamlar Spor Kulübü Eski Başkanı Nezih Saruhanoğlu, 2024

Kısaca Aile


Babamız asker. Nurettin Ersin'in sınıf arkadaşı.


Mustafa Kemal Atatürk, her göçmen aileden bir tane okuyanı askeri okula alıyor. Mağdur olmasınlar diye. Mesela Nurettin Ersin. Bursa Işıklarda beraber okudular babamla. Daha ziyade Rumelili gençler askeri okula alınıyor.


aile
Nezih Saruhanoğlu'nun babası ve halası


Matbaamız vardı. İdeolojik kitapları bedavaya basardık. Tüm ailenin varlığı etkilendi. 80 öncesiydi...


Atsız hocanın makalelerini, kitaplarını topladık. Bu kitapları bastık. Çocuklarından da telif hakkını ödedik aldık. Atsız hocanın çocuklarının onla çok alakası yoktu. Kitapların baskısıyla filan o zaman biz ilgilendik.


Ben 1969'da (matbaayı) bıraktım. Sonra askerlik. Sonra da 1974'te Almanya'ya gittim diş hekimi olarak. Ailede dört çocuktan biriyim. Mezun oldum. Para yok, şu bu yok. Memur çocuğuyuz. Diş Hekimi olduk. "Vatan, Millet, Sakarya" o biçim yüksek ateşimiz. Sağlık Bakanlığına ve SSK'ye müracaat ettim. Türkiye'nin neresinde olursa olsun, memleketime hizmet etmek için tayinimin yapılmasını istedim.


İki sene beni ortada dolaştırdılar. Ondan sonra dediler ki kadro yetersizliğinden tayininizi yapamıyoruz.


Para yok, pul yok, kapı gibi diploma var. Ben de Almanya'ya gittim. .



doktorlar
Nezih Saruhanoğlu; Almanya günleri


Oraya gittim. 10 sene çalıştım. Sonra geldim. Evimizi aldık, muayenehane açtık, bir arabamızı aldık, evlendik mevlendik...

Tabii orada da kalabilirdim. Çünkü bizim İstanbul Üniversitesinde modern dişçiliği Almanlar geliştirmiş. Alfred Kantorowicz diye dünya çapında ünlü bir çene cerrahı hatta Atatürk'ün bile protezlerini yapmış adam. Onlar Yahudiler biliyorsun, geliyorlar İstanbul Üniversitesine. Biz okurken mesela FKB dediğimiz Fizik - Kimya - Botanik derslerinin hocaları hep Almandı yani. Alman Yahudisiydiler.


Çok disiplinliydiler. Hatta bir gün kimyacıya şaka yapalım dedik, "Hay Hitler!" dedik. Adam hepimizi bir çaktırdı bir sene yani.



öğrenciler
Nezih Saruhanoğlu, Diş Hakimliği Fakültesi Laboratuvarında



Yurda Dönüş, Zara Olayları


Babam asker. Bir de Rumeliliyiz. Selanik'in kuzeyinde Kayalar diye bir yerde doğmuş. Sonra Rumeli'den geliyoruz ilk önce Samsun'a, vapurlarla geliyoruz. Babam dokuz yaşında. Samsun'da araziyi beğenmiyorlar bizimkiler. Sivas'ın Zara kazasında Ermenilerden kalan büyük araziler var. Orada bizimkilere buraları veriyorlar. Zaralılar da tabii arazilere el koymuşlar ve elden çıkarmak istemiyorlar. Yabancı görüyorlar ve bize diyorlar ki "Sizi Kör Kemal getirdi. Kör Kemal yedirsin içirsin; arazilerinizi versin. Bizim size verecek arsamız yok, diyorlar. Kör Kemal dedikleri de Atatürk. Gözü biraz şey ya...



aile
Nezih Saruhanoğlu'nun Akrabaları


O sıralarda da Atatürk trenle seyahat ediyormuş. Oralarda bir yerde durduruyor treni ve diyor ki bizim Zara'da kızanlar var, bir bakiyim halleri nicedir? Kaymakama haber veriliyor. Bizim tüm göçmenler toplanıyor Zara'da olanlar. Hep çadırda kalıyorlar. Kaymakam topluyor tabii meydana. Atatürk geliyor, soruyor nasılsınız diye. Bizimkiler de şikayet etmiyorlar hiç. Allah razı olsun, bizi kurtardın diyorlar. Ama tam o sırada Hatme Tete diye, teyzeye tete deriz biz; büyük amcalardan birinin karısı. Yaşlı. İki büklüm meydana çıkıyor. "Kemal! Kemal!" diyor. "Bu deyyuslar" diyor. "Siz gavursunuz, sonra Müslüman olmuşsunuz, sizi Kör Kemal getirdi. Kör Kemal doyursun diye söylüyorlar bize. Bize burada eziyet ediyorlar." diyor.


Mustafa Kemal şöyle bir bakıyor kaymakama ve diyor ki: "On beş gün sonra geçeceğim buradan. Konuyu hallet."

Hakikaten adam başı araziler veriliyor, evler veriliyor. Mesela şimdi bizim evimiz İlhan Kesici'nin evinin yanı, yani komşuyuz. İlhan da biliyor benim sülalemin hikâyesini.


Dedem kırk yaşında ölüyor. Babam da askeri okula yazılıyor. Biz de subay çocuğu olunca ülkenin her yerinde, Erzurum merzurum ondan sonra askerin içinde büyüdük.



izciler
Denizli'de İzci Takımında


Okul Zamanları: İlk - Orta - Lise


Arif Nihat Asya'nın kitaplarını çok okuduk. Bayrak şiiri filan var. Ben ilkokulda, ortaokulda bütün resmi bayramlarda Arif Nihat Asya'nın Bayrak şiirini okurdum. Biz ilkokulun son sınıfında Aydın'a taşınmıştık. Aydın Askerlik dairesine... Orada şiir yarışması vardı. Ahmet Kabaklı'nın oğlu vardı. Bir o birinci olurdu, bir ben birinci olurdum şiir yarışmasında. Sepetçioğlu'nun romanları, Nihat Atsız hocanın Bozkurtların Ölümü, Bozkurtların Dirilişini okuduk. Mehter Takımında Bayraktardım, Denizli'de ortaokuldayken. Lise biri de Denizli'de bitirdim. Sonra İstanbul'a geldik. Haydarpaşa'ya.


Ben de Haydarpaşa Lisesindeydim. Yavru İzciydim. Yavru Kurttan izciliğe geçmiştik.


okul
Haydarpaşa Lisesi Dönemi



Hüseyin Nihal Atsız


Atsız hoca dava adamı olduğu için karısı çok çekmiş. Ama adam vazgeçmiyor. Bir takım teklifler var, ballı börekler sunuyorlar adama, kabul etmiyor...


Çok çekmiş kadın, mecburen iki çocuğunu almış gitmiş Almanya'ya. O sebeple çocuklarda bir düşmanlık var babaya. Çocuklar babalarına karşı.


Beni çok severdi Atsız hoca. Gelirdi, tıbbiyede okuduğum için; o da tıbbiyeden terk. Çok severdi beni. Cağaloğlu'nda hep görüşürdük, buluşurduk.

Mesela ben Almanya'da çalışırken, bir radyo kanalında oğlu Yağmur orada Almanlara diyordu ki, Türkçülere, MHP'lilere hayat hakkı tanımayın. Bunlar Hristiyan düşmanlarıdır. Bunları kovun buradan. İki üç defa duydum. Rahmetli oldu şimdi.


Buğra daha babasına yakın biri diyelim. Yalnız çok içer. Kulübe çok gelirdi. Votkası silme olacak böyle. Sonra bir tane daha diyordu. Ben onu sildim defterden tabii. Neden dersen, bir kitap yazmış Ermeniler hakkında. Biz normal Ermeni vatandaşlarımıza karşı değiliz ki. Biz Taşnaklara, Asala'ya karşıyız. Biz Türkçüler Erzurum üniversitesinde "Ana dili Türkçe olan Ermeniler" diye kitaplar var, okuduk bunları. Kıpçaklar bunlar. Hristiyan oluyorlar. Nasıl ki Anadolu'daki Hristiyanlara biz Rum deyip Yunanlı deyip atmışsak... Alakası yok. Öz be öz Türkler. Bizi ayıran sadece din. Kızdım ona yani.


Kültürüne sahip olmadan ırkına da sahip çıkamazsın. Göbeklitepe'deki şekil ile Tuva'da şekil aynı. Ne demek bu? Kültür işte, ya oradan buraya geldi ya buradan oraya gitti. Kültür bu. Bu kültürü hangi ırk taşıyor? Bakıyoruz Turan diyoruz. Kafatasıyla bir ilgisi yok.



Türk Balıkadamlar Spor Kulubü (TBK) Eski Başkanı Nezih Saruhanoğlu
Türk Balıkadamlar Spor Kulubü (TBK) Eski Başkanı Nezih Saruhanoğlu


Atsız hocayı Türkçüler Derneğinde tanıdım. Bizim başkanımızdı. Daha ziyade kitaplarından tanıdım. Hatta kızımın adını da Deli Kurt'taki Gökçen'den dolayı Gökçe koydum. Kendisi son derece kibar, mütevazı biri. Kabalıkla alakası yok. Çok müşfik, insancıl, saygılı. Mesela Cağaloğlu'nda ben görürdüm. Elinde bir çantası vardı onun, kitap dolu. Hocam, biz taşıyalım derdik. Sirkeci'ye giderdi. Yürüyerek gelir Beyazıt'tan, Cağaloğlu'na; oradan Muhittin Nalbantoğlu vardı. Rahmetli oldu. O, bir kitapevinde çalışırdı. Ona uğrar iki dakika soluklanır, oradan Sirkeci'den vapura binip karşıya geçerdi Kadıköy'e. Ben onu meşgul etmemek için pek gitmezdim. Ama Abdulhaluk Çay, Erdoğan her gün Atsız'ın evindeler. Maltepe'deki evindeydiler.


Çok kibar bir adam. Donuk da değil. Espriyi seven bir adam. Ona Yamtar de, buna bilmem ne ad takar bilmem ne. Espritüel bir adam. Ama şimdi çamur atıyorlar ya yok kafatasçıymış.


Şimdi geliyorlar hocaya, ben Türk müyüm değil miyim bilmem ne filan soruyorlar. Hoca da tıbbiyeli olduğu için kadınların hamileliğini ölçen bir alet var elinde. Onu alıp gel ölçeyim seni diye gırgır geçiyor milletle. Bu da kafatasçılık olarak yayıldı. Yok öyle bir şey. Beni ölçmedi mesela.



Nezih Saruhanoğlu, Elçin Tuva Öztürkoğlu
Nezih Saruhanoğlu, Elçin Tuva Öztürkoğlu


Gündoğdu Saruhanoğlu: Beni de ölçmedi. Takılıyordu öyle. En çok Türkçü Gözle Türk Tarihi kitabı üzerinde çalışıyordu son zamanlarda. Türk Tarihi, Atsız hocanın son uzun çalışması. Masanın üstünde bir otobiyografisi vardı bir de Tarih Kitabı vardı. Sebep sonuç ilişkisi ile Türk Tarihi kitabıydı. Öldüğünde Tansu abi, Erdoğan abi ile biz beraber gittik. Ben çarşaf aldım. Odadan çarşaf aldım, masayı böyle toplayıp çarşafa sardım.


Nezih Saruhanoğlu : Hatta bir gün önce mi ne demiş ki " Allah'ım, canımı alacaksın ama bana on gün daha mı gün ver, ne demiş."


Gündoğdu Saruhanoğlu: Almanya'dan bir mektup bekliyordu. Bir Alman profesörden. Ben Maltepe'deki evine gittim PTT'ye baktım. Gelmemiş hocam, dedim. Bak dedi Gündoğdu, orada Azrail bekliyor. Gök Tanrı'dan on beş gün daha mühlet istedim. Şu kitabı bitireyim dedim, dedi. Bir iki saat sonra da tekrar kalp krizi geldi ve vefat etti.


Nezih Saruhanoğlu : Şimdi bu kitap hazırdı. Abdulhaluk, Erdoğan, Gündoğdu yazdılar. hazırdı yani. Bizim bildiğimiz bu kitabı ya Buğra ya Yağmur yok etti.



Türk Balıkadamlar Spor Kulubü (TBK) Eski Başkanı Nezih Saruhanoğlu
Türk Balıkadamlar Spor Kulubü (TBK) Eski Başkanı Nezih Saruhanoğlu



Gündoğdu Saruhanoğlu: Biz kitabı Yağmur geldiğinde Yağmur'a emanet ettik. Yanında bir de Adalı şair Rafet Körüklü vardı. O evlatlığından bir şey olduğunu sanmıyorum. Üç gün sonra ben gittim eve, eşi de gelmişti. Eşiyle boşanmıştılar. Atsız hoca çok nüktedan adamdı. On, on beş dakika konuşurdu ancak uyanırdınız. Kim olursa olsun ayağa kalkar, ikram eder. Biz yirmi yaşındaydık, hoca yetmiş yaşın üstündeydi. Kalkar kendisi getirirdi ikramını. Misafirperver, güler yüzlü, çok esprili biriydi.


Ama öyle insanlar geliyor ki sanki Atsız hocanın koğuş arkadaşı gibi. Ama biz Atsız hocanın son on yılını birlikte geçirdik ve bunların hiçbirini hocanın yanında görmedik. Ortalıkta anlatılanların çoğu da doğru değil.


Nezih Saruhanoğlu TBK Havuzunda, 2014
Nezih Saruhanoğlu TBK Havuzunda, 2014



TBK - Türk Balıkadamlar Spor Kulübü


1971'de kursa katıldım. Rahmetli Nurdoğan Özkaya, Turgay Noyan hocamdı. Haziranda kursa başladık. Eylül sonunda bir yıldız yani A Brövesini almaya hak kazandım. Sonra yönetim kuruluna girdim. Sonra başkan oldum. 26 yıl boyunca da başkanlık yaptım.


83'ten sonra ben Almanya'dan gelince siyaseti bıraktım. Zaten daha evvelden kulüpte kursa katılmıştım, brövemi almıştım. Hemen yönetime girdim. Daha evvel sporcular kurmuş kulübü yalnız bir paraya ihtiyaçları olmuş. Perşembe pazarından esnafları getirip kitle halinde insanları üye yapmışlar. Onlar da gelince kulübe, yönetimi ele geçiriyorlar ve sporu askıya alıyorlar. Olan sporu da laf olsun diye yapıyorlar. Tesadüfen biz de geldik, kurslara girdik. Balık adam olduk. Başladık çalışmaya yani sportif aktivitelere başladık.



tekne


Bir süre sonra da ben yönetime talip oldum. Esnaf takımını bertaraf ettik. Başkan oldum, sene 90lar. Burası tabii o sırada baraka gibi bir yerdi. Burada dolum oldu (yolda). Biz tabii üç metre aşağıda kaldık ana yoldan. Böylece burayı lağım suları filan bastı. Altı yüz elli üyeden, yüz elli üye kaldı. Yani yıkılacak burası diye. Biz tabii mücadeleci insanlar olduğumuz için dedik ki biz, bununla mücadele edeceğiz ve belediyeyle görüştük. Eski talebe birliğindeki çevremizi hep burayı iyileştirmek için kullandık. Evela havuzu yaptık, dalış eğitim havuzu diye. Sonra binaları yaptık. Modern bir tesise kavuştuk böylece. Sonra sahilde bir yer edindik. Bunları da tamamlayınca dedik ki ekipler hazırlayalım.



Dalış Eğitimleri
Dalış Eğitimleri


Ben diş hekimiyim, diş çekiyorum, beni arıyorlar tam diş çekerken. Kaymakam arıyor, diyor ya doktorcum biri boğulmuş, ne olursun birini yolla filan. Yollayacak kimse yok. Burada herkesin işi var, gücü var. Diğer yandan herkes amatör. Tabii ben hastamı bırakıp gidiyordum. Dedim ki kaymakam, valim böyle olmaz. Ben Almanya'da da çalıştım, bu polisin, itfaiyenin vazifesidir. Gelin size ekip hazırlayalım dedik. İçişleri Bakanlığında Kozakçıoğlu'na gittim. İkna ettik onu, sonra da deniz polisinin su altı arama kurtarma timini kurduk. İlk önce çocuklara yüzme öğrettik. Ondan sonra aletli dalışı öğrettik. Bir de su altında arama kurtarmayı öğrettik. Bu 10 - 15 sene kadar sürdü. 3 Yıldız eğitmenliğine kadar yetiştirdik. Hiçbir ücret almadık.



havuz tbk
TBK Faaliyetleri


En sonunda da birimi kurduk. Hatta statülerini bile İngiltere'den getirtip onları da tercüme edip polislere verdik ki hani statükosuz çalışamıyorlar diye. Aynı zamanda İstanbul itfaiyesinden 20 kişilik bir ekibi yetiştirdik. Ama lâkin onlar devam edemediler. Nurettin Sözen'den sonra bir doçent geldi itfaiyenin başına. O dedi ki ben riske giremem, adamlara bir şey olursa ben sorumluluk alamam diyerek iptal etti eğitimleri.



tekne


Bir gün yine sivil savunma uzmanlığı diye bir yer var. Oranın müdürü aradı ve dedi ki başkanım, o zaman da yağmur - seller var. Dereler taşıyor filan. Ben dâhil, 23 tane savunma uzmanım var ama hiçbirimiz yüzme bilmiyoruz ki nasıl mücadele edelim sellerle filan dedi. Ben de dedim o zaman, yollayın ekibi. Ben onların 15 - 20 kişilik kadrosuna, o zaman da bizim kendi takımlarımız var. Burhan Felek'te de bütün kulvarları kiralıyoruz. Dünya şampiyonu yetiştiriyoruz. İki kulvarı onlara tahsis ettik. Bu sivil savunma uzmanlarına evela yüzme öğrettik. Sonra arama - kurtarma, bilmem ne. En son da hocaları da gönüllü hizmetlerine verdik. Şimdi Sapanca'da birimleri var. Su altı birimleri var. Hatta bu depremde Gölcük depreminde ikinci gün, 20 tane dalgıç yolladım Gölcük'e. Yani su altına bakıldı orada. Ama yapacak bir şey yoktu tabii, hepsi gitmişti.



balık
Su Altı Fotoğrafçılık Festivalinden, Ukrayna - Andrey Nekrasov



Sonra sivil savunmanın da eğitmenine kadar eğitimlerini verdik. Şuraya çadır kurdular hatta, öyle eğitim aldılar yani. Şimdi AFAD oldu.



Bir de jandarmadan bir şey geldi, Doğu'da jandarma komandolar derelere düşüyorlarmış. Boğulan olunca kurtaramıyorlarmış diye arama kurtarmacı bir ekip geldi. Şuraya dizildi askerler. Hoca dedi ki sıraya gir, atla. Hop atladılar! Boğuluyordular az kalsın! Meğer yüzme bilmiyormuş çocuklar ama emir, emir ya! Atla deyince atladılar. Onları da yetiştirdik. Jandarmanın da arama kurtarma ekiplerini biz yetiştirdik ilk başta.


Bu faaliyetler bugüne kadar devam ediyor.


Esas en büyük olayımız, çevre etkinliği oldu.

Biz buradan giriyoruz denize. Denizin altında ne ararsan var; karyoladan tut, yataklar, buzdolapları, çamaşırlar. Çünkü millet gözden uzak bulunca geliyor atıyor her şeyi. Düşündüm ki, bir hareket yapalım. Ben dalgıçları topladım. İlk başta itiraz etti eğitmenler ki biz çöpçü müyüz filan diye. İkna ettim onları. Bir tane kocaman plaket yaptırdım. Birinciye, ikinciye şunu bunu vereceğiz diye. Elli kişi geldi, dağıldık. On ton çöp çıktı bir günde. Sonra yığdık buruna ve belediye başkanı da gelmişti, zorla getirtmiştik. Dedik ki başkanım bunları attırırsın değil mi? O da tamam, ayıp ediyorsun, dedi.



çöp
İBB Başkanı Kadir Topbaş, TBK Çöp Toplama Etkinliğinde



İkinci sene Dünya Çevre Günü diye bir gün varmış. Bir de bizim il çevre müdürlüklerimiz varmış. Biz de bizim bu çöp toplama hareketimizi dünya çevre günü etkinliği olarak yapmaya başladık. Belediyeleri de ekledik bu etkinliğe. Çevre Müdürlüğünü getirttik. Yine su altında temizlik yapıyoruz. Tabii burası mahşer yeri gibi oluyor o zamanlar. Herkes merak içinde sahilde filan. Onların da ellerine poşet verdik, siz de kıyıları temizleyin dedik. O zamanlar kıyı şeridi temizliği yok. Millet başladı kıyıları temizlemeye. Bu çevre hareketini de böylece biz başlatmış olduk.



balık, deniz


"Her Şeye Rağmen Yaşayan Marmara" adını koyduk etkinliklerimize. 24 kere yaptık çevre etkinliği olarak. İçine tabii su altı fotoğrafçılığı, su altı videolarını ekledik. Sonra belgeselci rahmetli Haluk Cecen vardı. Onlar bir festival düzenlemiş, uluslararası festival. Ama bir kere denenmiş ve yapılamamış. Haluk'u da biz kadroya aldık ve uluslararası su görüntüleme festivali diye başladık. 18 sene de bunu yaptık. Tüm dünyadan resimler, filmler yollanıyor festivale. Uluslararası juri çağırıyoruz, Jacques Yves Cousteau'nun arkadaşları filan.


Dünyada böyle bir festivali yapan 30 ülke varmış. Biz onuncu sıraya girdik.

Sonra pandemi diye yasaklandı etkinlikler. Yer vermediler bize.

Şimdi yine yapacağız.




Gündoğdu Saruhanoğlu
Gündoğdu Saruhanoğlu ve Cankurtaran Ekibi


TBK - Yeni Dönem Başkanı Gündoğdu Saruhanoğlu : "Yeni Projeler Var"


80'lerden sonra dernek çalışmalarına ağırlık verdim. Türk Dünyası Vakfı var. Mesela beş - altı sene Turan (Yazgan) hocaya tarih dergisi çıkardım. Vefatından sonra eskisi gibi gitmedim.




balık



İlerleyen zamanlarda ise su altı görüntüleme festivallerine devam edeceğiz. Frankfurt'ta yapacağız. Daha geniş kapsamlı bir festival olacak.


Nezih Başkan zamanında başlayan kültür faaliyetlerine daha kapsamlı ve donanımlı bir şekilde sürdüreceğiz. Biraz zaman var bu etkinliğe ama kültür faaliyetimiz de devamlı olacak.





kitap
Nezih Başkan'ın kızım adına imzaladığı etkinlik kitabı, 2016

TuvART Haber I Söyleşi I 2024, 29 Şubat Elçin Tuva Öztürkoğlu


47 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Tuva, Tuvart, Tuva Art, Tuvart Haber

Haber

bottom of page