Kadın ve erkeklerin ortak paylaştığı dünyamızda, erkeklerin tartışmasız olarak dünyanın hemen her yerinde "daha eşit" olması üzerine TuvArt Yazarı Elif Sözer, yerinde eleştirilerini paylaştı.
TuvART Yazar : Elif Sözer
Bir toplumda ahlâk ve namus kavramları, kadın üzerinden tanımlanıyorsa o toplum çürümüş bir temel üstüne inşa edilmiş demektir.
Dinlerin çoğunlukla eril dille yorumlanması sonucunda, hak ve adalet, erkeğin çıkarları doğrultusunda aranır. Gelenekler ve ritüeller ile erkek şovenizmi ile yüceltilirken kadın pasivize edilir.
Örneğin sünnette pipisi kesilince krallar gibi hissettirilen erkek çocuğunun büyüdüğünde çük temelli dürtüselliği ile krallığının iktidarını yükseltmek uğruna her yolu kendine mubah görmesi kaçınılmazdır. Kesme biçme işleminin ardından canı yanarken karşısında bir elinde kısır tabağı ile annesi ve teyzesinin göbek attığını gören çocuk, içten içe öfkelenir ve bu duygu; kesilen pipi, acı, eğlenen kadınlar eşittir kadınlara öfke şeklinde bir somatik imleç oluşturarak erkeği tüm yaşamı boyunca alttan alta dürter.
Acı çekerken “erkekler ağlamaz” safsatasıyla duygularını reddetmesi telkin edilen çocuk, yetişkin olduğunda yönetemediği duygulardan kaçmayı yeğler. Sevgi, aşk, üzüntü, neşe vs. egonun yüce apatizmine boyun eğer ve erkek “duyguların esiri olmayayım” derken dürtülerin kölesi olur.
Bu da kontrolsüz öfke ve şiddet doğurur.
Bir yandan erkeğin sünneti teşhirciliğe varacak kadar abartılırken öte yandan kız çocuğunun ergenliğe geçişi ayıpsallaştırılır.
Erkek çocuğu alkışlanırken, kız çocuğu “aman kimse duymasın”la susturulur. Sağlıklı bir kadın olmanın göstergesi olan biyolojik bir olayın bu denli ayıp sayılmasının sonucunda suçluluk ve utanç duygularıyla büyüyen kadın, “oldu da bitti maşallah, damat olur inşallah” tezahüratlarıyla gaz verilen erkekle evlendirilir.
Kız isteme töreni ile kaporası verilerek ayırtılan kadının; kız verme, gelin alma merasimlerinde kalan bakiyesi ödenir ve kırmızı kurdele ile bağlanan beyaz paket alıcısına teslim edilir.
Ne muazzam bir tablo!
Biyolojik yapısından utanan, bireysel kimliği yok sayılan kadın, erkeğin psikolojik ya da fiziksel şiddetine sabır göstermelidir. Çünkü “yuvayı yapan dişi kuştur” ve yuvası zarar görürse esas sorumluluk kadınındır. “Cennet annelerin ayakları altındadır” sözünden faydacılık ayıklanarak sorumluluğu perçinlenen kadına yapılan inanç manipülasyonundan başka bir şey değildir.
Narsisizmin bir yansıması olan gaslighting, psikolojik şiddetin ustalıklı versiyonudur ve kadın bir müddet sonra şirazeden çıkmaya başlar. Ne ironiktir ki; “şiddete hayır” diyen erkeklerin büyük bir bölümü şiraze manipülasyonunda ustadır. Nezaket, saygı, empati vitrin süsü olarak arz-ı endam ederken öfke, hor görme, değersizleştirme gibi itkiler; mantık, namus, ahlâk gibi kisvelere bürünerek krizi fırsata çevirir.
Bu sadece bizim toplumumuz için mi geçerlidir?
Değildir elbet.
Sümerlerdeki mitin dini metinlere alınması ile kadına biçilen rol, çağlar boyu toplumsal belleğe kazınır. Modern(!) dünyada ise farklı etiketlerle kadın nesneleştirilmeye devam edilir.
Özellikle medya ve pazarlama sektörü kadın cinselliği üzerinden piyasadaki gücünü yükseltmeyi hedefler.
Söz konusu ürün satmak olduğunda reklamcılar, kadının fazla kıvrımlı hatları, dekoltesi ve şuh hareketleriyle verdiği erotik mesajların satışlarını katlayacağını düşünür. Oysa bilinen bir gerçektir ki; cinsellik ürünü değil sadece kendisini sattırır. Bir çift slikon memeyle ağzı sulanan erkek beyni mavi ekran verdiğinden; dikkat çekilmek istenen diğer bütün bilgiler çöp kutusuna taşınır. Bu olguya pazarlama sektöründe “Vampir Etkisi” denilir. Orta Çağ’daki “Cadı Avı”nın, 21. YY’da “Vampir Etkisi”ne dönüşmesi modern erkeğin primitif dürtüselliğinin göstergesidir.
Ez cümle, bana böylesi avuntu günler pek anlamlı gelmez. Hele hele “eşitlik” söylemlerindeki ayrıştırıcılığı lafügüzaftan ziyade tehlikeli bulurum.
Hem neyi kutluyoruz yahu!
8760 saatin 24 saatlik diliminde çiçekli böcekli mesajların, bir dal karanfilin, onore edici lafların ardından “erkekçilik” oyunlarına maruz kalacak olmanın nesi kutlanıyor!
O veya bu değil de mütemmim cüz olduğumuzun farkındalığına erişebileceğimiz günlerin dileğiyle…
Comments